Dinimizin Düşmanları:
Osmanlı Devleti'nin zayıflamasını fırsat bilerek bundan istifade edip, 1740'larda türeyen Vehhâbîler, zamanla Mekke-i mükerreme ve Medine-i münevvere başta olmak üzere birçok şehirleri işgal etmişler, Ashâb-ı kiram'ın ve sâlih zâtların türbelerini yıkıp yakmışlardır. Kendi dinlerine göre hareket etmişler ve sonra din-i İslâm'ı kendilerine mâl etmişlerdir. Böylece Vehhâbîlik dinini ilân ettiler. Sünnet-i seniye'yi öldürdüler. Resulullah Aleyhisselâm'ı hükümsüz hâle getirmeye çalıştılar. Krallık saltanatını kurdular ve bunun idamesine çalışıyorlar.
Mekke-i mükerreme'nin yakınlarındaki Osmanlılar zamanında yapılan Ecyad kalesini de yıktılar.
Allah-u Teâlâ'nın nuru, âlemlerin gurur ve sürûru Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz'in Sünnet-i seniyye'sini açıkça inkâr ettikleri gibi; bizzat Allah-u Teâlâ tarafından seçilip övüldüğü halde, Zât-ı âlileri'ne yakışmayan şeyleri isnad etmişlerdir.
Sahâbe-i kiram Hazerâtı'nın evlerini yıkmışlar, mübarek kabr-i şerif'lerinin üzerinden buldozerlerle geçmişler, Medine-i Münevvere'deki Cennet'ül-Bâki ve Mekke-i Mükerreme'deki Cennet'ül-Muâlla kabristanlığındaki bütün Ashâb-ı kiram'ın, Ehl-i Beyt'in kabirlerini dümdüz etmişlerdir. Ehl-i sünnet âlimlerinden çoğunu sebepsiz yere asmışlar, İslâm'ın ilk dönemlerinden kalma mescidleri tahrip etmişler, ne kadar kubbe varsa hepsini yerle bir etmişler, her türbenin kubbesini de o türbenin türbedârına yıktırmışlar, halka zulümler yapmışlar, kendi dinlerini açıkça ilân etmişlerdir.
Bunun yanında Vehhâbîler'in yüzyıllar boyunca Mukaddes beldelerde adaletle hükmetmiş, sayısız eserler bırakmış olan ecdadımızın yaptığı eserlere göstermiş olduğu ilgisizlik ve saygısızlık had safhadadır.
Ve fakat Allah-u Teâlâ dilediği kadar kişiye ruhsat verir, sonra ruhsat alınır ve hesaba çeker.
Bu Vehhâbîler dinimizin düşmanlarıdır, Allah-u Teâlâ'nın dinini kendilerine mâletmeye çalışırlar. Buna din hırsızlığı denir.
Hiç şüphesiz Allah-u Teâlâ'nın dini olan İslâm dinini kendine mâl etmek isteyen din hırsızları olduğu gibi, İslâm dini'nin müdâfileri de mevcuttur.
"Yarattıklarımızdan öyle bir topluluk da vardır ki, onlar Hakk'a iletirler ve hak ile hüküm verirler." (A'râf: 181)
Osmanlı Devleti'nin zayıflamasını fırsat bilerek bundan istifade edip, 1740'larda türeyen Vehhâbîler, zamanla Mekke-i mükerreme ve Medine-i münevvere başta olmak üzere birçok şehirleri işgal etmişler, Ashâb-ı kiram'ın ve sâlih zâtların türbelerini yıkıp yakmışlardır. Kendi dinlerine göre hareket etmişler ve sonra din-i İslâm'ı kendilerine mâl etmişlerdir. Böylece Vehhâbîlik dinini ilân ettiler. Sünnet-i seniye'yi öldürdüler. Resulullah Aleyhisselâm'ı hükümsüz hâle getirmeye çalıştılar. Krallık saltanatını kurdular ve bunun idamesine çalışıyorlar.
Mekke-i mükerreme'nin yakınlarındaki Osmanlılar zamanında yapılan Ecyad kalesini de yıktılar.
Allah-u Teâlâ'nın nuru, âlemlerin gurur ve sürûru Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz'in Sünnet-i seniyye'sini açıkça inkâr ettikleri gibi; bizzat Allah-u Teâlâ tarafından seçilip övüldüğü halde, Zât-ı âlileri'ne yakışmayan şeyleri isnad etmişlerdir.
Sahâbe-i kiram Hazerâtı'nın evlerini yıkmışlar, mübarek kabr-i şerif'lerinin üzerinden buldozerlerle geçmişler, Medine-i Münevvere'deki Cennet'ül-Bâki ve Mekke-i Mükerreme'deki Cennet'ül-Muâlla kabristanlığındaki bütün Ashâb-ı kiram'ın, Ehl-i Beyt'in kabirlerini dümdüz etmişlerdir. Ehl-i sünnet âlimlerinden çoğunu sebepsiz yere asmışlar, İslâm'ın ilk dönemlerinden kalma mescidleri tahrip etmişler, ne kadar kubbe varsa hepsini yerle bir etmişler, her türbenin kubbesini de o türbenin türbedârına yıktırmışlar, halka zulümler yapmışlar, kendi dinlerini açıkça ilân etmişlerdir.
Bunun yanında Vehhâbîler'in yüzyıllar boyunca Mukaddes beldelerde adaletle hükmetmiş, sayısız eserler bırakmış olan ecdadımızın yaptığı eserlere göstermiş olduğu ilgisizlik ve saygısızlık had safhadadır.
Ve fakat Allah-u Teâlâ dilediği kadar kişiye ruhsat verir, sonra ruhsat alınır ve hesaba çeker.
Bu Vehhâbîler dinimizin düşmanlarıdır, Allah-u Teâlâ'nın dinini kendilerine mâletmeye çalışırlar. Buna din hırsızlığı denir.
Hiç şüphesiz Allah-u Teâlâ'nın dini olan İslâm dinini kendine mâl etmek isteyen din hırsızları olduğu gibi, İslâm dini'nin müdâfileri de mevcuttur.
"Yarattıklarımızdan öyle bir topluluk da vardır ki, onlar Hakk'a iletirler ve hak ile hüküm verirler." (A'râf: 181)